ELLİ DÖRT FARZ
İslâm âlimleri, her Müslümanın öğrenmesi, inanması ve tâbi olması gereken farzlardan elli dördüne ayrı bir ehemmiyet vermişlerdir. Bu elli dört farz şunlardır:
Allâhü Teâlâ’yı bir bilip zikretmek (Zikir: Dil veya kalb ile yapılır. Kalb ile yapılana zikr-i hafî denir. Kur’ân-ı Kerîm okumak, kelime-i tevhid, tehlil, salevât-ı şerîfe ve duâları okumak da dil ile yapılan zikirlerdendir.).
Helâl kazanılmış temiz elbise giymek.
Abdest almak.
Beş vakit namaz kılmak.
Cünüplükten gusletmek.
Rızık için Allâh’a tevekkül etmek.
Helâlinden yiyip, içmek.
Allâh’ın taksîmine kanâat etmek.
Tevekkül etmek.
Kazâya (yani Allâh’ın hükmüne) râzı olmak.
Nîmete karşılık şükretmek.
Belaya sabretmek.
Günahlara tevbe etmek.
İbâdetleri ihlâs ile yapmak.
Şeytanı düşman bilmek.
Kur’ân’ı delil tanımak.
Ölüme hazırlıklı olmak.
İyiliği emredip kötülükten alıkoymak.
Gıybet etmemek, kötü şeyleri dinlememek.
Anaya-babaya iyilik ve itâat etmek.
Akrabayı ziyâret etmek.
Emânete hıyânet etmemek.
Dînin kabul etmeyeceği şakayı yapmamak.
Allâh’a ve Resûlüne itaat etmek.
Günahtan kaçınıp Allâh’a sığınmak.
Allah için sevmek, Allah için buğzetmek (sevmemek).
Her şeye ibretle bakmak.
Tefekkür etmek (Cenâb-ı Hakk’ın kudretini, azametini ve insanın yaradılışındaki gayeyi düşünmek).
İlim öğrenmeye çalışmak.
Kötü zandan sakınmak.
İstihzâ (alay) etmemek.
Harama bakmamak.
Daima doğru olmak.
Şımarıklık ve azgınlığı terketmek.
Sihir yapmamak.
Ölçü ve tartıda doğru olmak.
Allâh’ın azâbından korkmak.
Bir günlük yiyeceği-içeceği olmayana sadaka vermek.
Allâh’ın rahmetinden ümit kesmemek.
Nefsinin kötü arzularına tâbi olmamak.
İçki içmemek, uyuşturucu kullanmamak.
Allâh’a ve müminlere sû-i zandan sakınmak.
Zekât vermek ve malî cihatta bulunmak.
Hayız ve nifas hâlinde eşiyle cinsi münasebette bulunmamak.
Bütün günahlardan, kalbini temiz tutmak.
Yetim malı yememek.
Kibirlenmemek.
Livata ve zina yapmamak.
Beş vakit namaza eksiksiz devam etmek.
Zulüm ile halkın malını yememek.
Allâh’a şirk (ortak) koşmamak.
Riyâdan (gösterişten) sakınmak.
Yalan yere yemin etmemek.
Verdiği sadakayı başa kakmamak. (Muhtasar İlmihal, Fazilet Neşriyat)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder