30 Nisan 2022 Cumartesi

YAZIK OLDU SA’LEBE’YE ....Sa’lebe ibn-i Haatıb, bir gün Allah’ın Rasülüne geldi de:

 

YAZIK OLDU SA’LEBE’YE ....Sa’lebe ibn-i Haatıb, bir gün Allah’ın Rasülüne geldi de: “Yâ Rasül-ellah! Allah’ın bana bir mal vermesine dua buyur.” dedi. Bunun üzerine Allah’ın Rasülü! “Ey Sâ’lebe! Yazık olur sana! Şükrünü edâ edeceğin az, tâkat getiremeyeceğin çoktan hayırlıdır.” Sa’lebe bu söz üzerinde ısrar etti. Sonra bir defâsında da Allah’ın Rasülü Sâ’lebeye: “Ey Sâ’lebe! Allah’ın Rasülünün benzeri olmaya razî değil misin? Nefsim yedi kudretinde olan Allah’a kasem ederim ki, şu dağın altın ve gümüş olarak benimle beraber akmasını dilemiş olsaydım, elbette akardı” buyurdu. Allah’ın Rasülü’nün bu nasîhati Sâ’lebe için büyük bir ibret dersiydi. Sâ’lebe bundan ibret almadı. Fikrinde ısrar etti de: “Ey Allah’ın Rasülü! Seni hakk ile gönderen zâti ecel ve â’lâya yemîn ederim ki: Bana bol rızık vermesi için Allah’a dua edersen, her hak sahibine hakkını öderim.” dedi. Sâ’lebe’nin bu ısrarına karşı Allah’ın Rasülü: “Allah’ım! Sâ’lebeye bir mal rızık ihsan et!” diye dua buyurdu. Bunun üzerine Sâ’lebe bir koyun edindi. Bu koyun haşerelerin ürediği gibi üredi. Medîne ona dar gelir oldu. Sâ’lebe mallarını alarak Medine’den ayrıldı. Medine vâdilerinden bir vâdiye indi. Malı yokken Allah’ın Rasülü’nün yanından ayrılmayan ve beş vakit namazı peygamberimizin ardında kılan ve onun tükenmez feyzinden faydalanan Sâ’lebe, şimdi ancak öğle ve ikindi namazlarını cemâatle kılabilir ve diğer namazları terkeder oldu. Daha sonra bu mal öyle çoğaldı, öyle çoğaldı ki, Sâ’lebe bütün vakit namazlarını bıraktı, Cum’a dan Cum’a ya namaza gelir oldu. Bu hayvanlar çoğalmaya öyle devâm etti ki, en sonunda Sâ’lebe Cum’a namazlarını da terk etti. Bir gün Peygamberimiz (S.A.V.) eshâbına: “Sâ’labe ne yapıyor?” diye sordu. Eshâb: “Ey Allah’ın Rasülü! Sâ’lebe bir koyun edindi. O hayvan o kadar çoğaldı ki, Medîne hayvanlara dar geldi, Sâ’lebe çöle çıktı...” diye Sâ’lebenin durumunu Allah’ın Rasülü’ne haber verdiler. Bunun üzerine Allah’ın Rasülü (S.A.V.) üç kere: “Yazık oldu!. Sâ’lebeye!” diye acıdığını beyân buyurdu. Sonra Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri:“Onların mallarından sadaka al ki, onları temizlesin ve tezkiye etsin.” (Et-tevbe-103) Âyet’i kerimesini inzâl ederek zekâtın farzlarını beyân buyurunca; Allah’ın Rasülü (S.A.V.), biri Cüheyne, diğeri Benî Selim kabilelerinden iki kimse çağırarak onlara zekâtların nasıl toplanacağını beyân buyurdu ve ellerine bir de mektub vererek: “Sâ’lebeye ve Ben”i Selimden filan kimseye uğrayın, zekatlarını alın” diye bunları zekat üzerine me’mûr olarak gönderdi. Bu iki arkadaş Medine’den çıkıp Sâ’lebeye geldiler ve malının zekâtını istediler. Allah’ın Rasülünün mektubunu da ona okuttular. Bu teklif Sâ’lebeye ağır geldi de: “Bu ancak, bir cizyedir, cizyenin kız kardeşidir, bu nedir bilemiyorum? Gidin işinizi bitirin, dönerken buraya bir daha uğrayın bakalım” dedi ve başından savdı. Onlar Sâ’lebeden ayrıldıktan sonra Beni Selimden olan zâta haber gönderdiler. O zât develerine baktı, zekât için en iyisini ve en hayırlısını ayırdı ve bu deve ile onlara karşı çıktı. Onlar elinde deve ile bu zâtı görünce: “Senin üzerine bu deve vâcib olmadı, senden bunu almak istemiyoruz” dediler. Deve sahibi: Benden bunu alınız, gönlüm bununla hoşnud olacak, bu benim devemdir” dedi. Me’murlar deveyi ondan aldılar ve sadaka işlerini bitirdikten sonra geri döndüler. Gelirken yine Sâ’lebeye uğradılar. Sâ’lebe “mektubunuzu gösterin de içinde ne var bakayım” dedi. Mektuba baktıktan sonra Sâ’lebe: “Bu ancak cizyenin bir kardeşidir, gidiniz de bir düşüneyim” diye memurları yine başından savdı. Onlar Medine’ye döndüler, gelip durumu peygamberimize haber vermeden önce Allah’ın Rasülü onları gördü de: “Yazık oldu Sâ’lebeye!” dedi. Bunun üzerine me’murlar Sâ’lebe ile olan mâcerayı ve Selemî’den olan zâtın hayır severliğini Allah’ın Rasülüne haber verdiler. Cenâb-ı Rasül deveyi kabûl etti ve o zâta bereketle duâ etti. Bu vak’a üzerine Allah-üTealâ ve Tekaddes Hazretleri bu âyet-i celileleri inzâl buyurdu. Ayet-i celîleler nâzil olduğu sırada Allah’ın Rasülünün yanında Sâ’lebenin akrabasından bir kimse bulunuyordu. Sâ’lebe hakkında bu olayları duyunca hemen oradan çıkıp Sâ’lebenin yanına gitti. Ona: “Yazık oldu sana ey Sâ’lebe! Allah azze ve celle senin hakkında şöyle şöyle âyetler inzâl buyurdu” dedi. Bunun üzerine Sâ’lebe hemen yerinden kalkıp Allah’ın Rasülüne geldi de: Ondan zekâtının kabul olunmasını ricâ etti. Buna cevâben Allah’ın Rasülü: “Allah beni senin sadakanı kabulden kesin olarak men etti.” buyurdu. Allah’ın Rasülünden bunları duyan Sâ’lebe, başına topraklar saçmaya ve ağlamaya başladı. Sâ’lebenin bu hareketine karşı Allah’ın Rasülü: “Bu senin amelindir. Sana emrettiğim halde bana itâat etmedin” dedi. Sâ’lebe Allah’ın Rasülü vefât edinceye kadar bekledi. Cenâb-ı Rasül dünyâyı değiştiripte yerine Hz Ebû Bekir halîfe olunca, bu defa Sâ’lebe Ebu Bekre gelerek ona müracaatta bulundu ve: “Zekâtının kabul olunmasını ondan ricâ etti, de: “Ey Ebû Bekir! Allah’ın Rasülü’nün yanındaki derecemi ve ensar meyânındaki durumumu muhakkak biliyorsun, zekâtımı kabûl et!” dedi. Hz. Ebû Bekir Sâ’lebenin bu talebine: “Allah’ın Rasûlunun kabûl etmediği bir şeyi ben nasıl kabul edebilirim?” Cevabını verdi. Vefât edinceye kadar Hz.Ebu Bekir’de Sâ’lebenin zekâtını kabul etmedi. Sâ’lebe böylece Hz. Ebû Bekir vefat edinceye kadar bekledi. Hz. Ebû Bekir vefat edip te yerine Ömer İbn-i el-Hattab geçince bu defa gelip Hz. Ömer’e müracaat ederek, zekâtının kabûl edilmesini taleb etti ve : “Ey mü’minlerin Emiri! Zekâtımı kabûl et!” dedi. Hz. Ömer, Sâ’lebenin bu talebine: “Allah’ın Rasülü kabûl etmedi. Ebû Bekir kabul etmedi. Onların kabûl etmediğini ben senden nasıl kabûl ederim?” cevabını verince Sâ’leb’enin ümidi kesildi. Hz. Ömer vefat edinceye kadar bekledi. Hz. Ömer vefat edip yerine Hz. Osman halife olunca, bu defâ gelip zekâtının kabûl edilmesini Hz. Osman’dan ricâ etti. Bunun üzerine Hz. Osman: “Allah’ın Rasülünün, Ebu Bekrin, Ömer’in kabul etmedikleri zekatı, ben nasıl olur da kabul edebilirim?” dedi ve Sâ’lebenin zekatını kabûlden imtina etti. Sonra Hz. Osman’ın hilâfeti zamanında Sâ’lebe helâk oldu. Peygamber Efendimiz delildir, yolda delile muhalefet dalâlettir, yoldan sapmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

*EVLADA KUR’AN-I KERİM OKUTMANIN SEVABI* Bir gün biri Rasulallah’a sordu: -Ya Rasulallah! Bir kimse çocuğuna Kur’an-ı Kerim öğretse ya da öğrettirse, onun sevabı nedir? Rasulallah (s.a.v):

 *EVLADA KUR’AN-I KERİM OKUTMANIN SEVABI*  Bir gün biri Rasulallah’a sordu: -Ya Rasulallah! Bir kimse çocuğuna Kur’an-ı Kerim öğretse ya da ...