Hz. Muhammed (s.a.v.) Kimdir
Âlemlere rahmet olarak gönderilen son peygamber; Hz. Muhammed’in sallallahu aleyhi ve sellem ayrıntılı hayatı.
HZ. MUHAMMED’İN (S.A.V.) HAYATI - Hz. Muhammed (s.a.v.) Kimdir?
Son peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatı.
Peygamberimiz Nerede ve Ne Zaman Dünyaya Geldi? (Hz. Muhammed (s.a.v.) Ne Zaman ve Nerede Doğdu?)
Hz. Muhammed (s.a.v.) Fil Vakası’ndan 50 veya 55 gün sonra 20 Nisan 571 Pazartesi günü (et-Taķvîmü’l-Arabî, s. 33-44) Adnânîlerin ana yurdu kabul edilen Mekke’de dünyaya geldi.
Peygamberimizin Doğumunda Meydana Gelen Mucizeler
Resûlullâh’ın (s.a.v.) kâinâta teşrîf ettiği mübârek gecede bâzı hârikulâde hâller vukû bulmuştur. Bu mûcizelerden birkaçı şöyledir:
1. Hazret-i Âmine’nin bildirdiğine göre kendisi, ne hâmileliği ne de doğum esnâsında hiçbir zahmet çekmemiş ve Allâh Rasûlü dünyâya gelirken doğu ile batı arasını aydınlatan bir nûrun kendisinden çıktığını görmüştür. Peygamber temiz bir şekilde, ellerini yere dayayarak doğmuş ve başını semâya kaldırmıştır. (İbn-i Sa’d, I, 102, 150.)
2. O anda şeytan, hayâtında hiç olmadığı kadar büyük bir çığlık koparmıştır. (İbn-i Kesîr, el-Bidâye, II, 271.)
3. İran başkadısı ve din adamı Mûbezân, rüyâsında birtakım serkeş develerin bir sürü yürük atları önlerine katarak Dicle ırmağını geçtiklerini, İran topraklarına yayıldıklarını görmüştür.
4. Semâve Vâdisi’ni su basmıştır.
5. Kisrâ’nın sarayından 14 sütun yıkılmıştır.
6. İranlıların, tapınaklarında bin yıldan beri hiç sönmeden yanan ateşleri sönmüştür. (İbn-i Kesîr, el-Bidâye, II, 273.)
Ey kalbleri çevirip döndüren, kalbleri Senin itaatine çevir! Ey kalbleri hâlden hâle döndüren, kalbleri Senin dinin ve itaatin üzerine sabit kıl!”
“Biz bu âleme rahmetten nasîbi olmayanlara, Allah’ın rahmetini ulaştırmak için geldik. Başka bir işimiz yok.”
Hazreti Muhammed (sav)

Hazreti Muhammed Efendimiz, 20 Nisan 571 yılında Mekke şehrinde dünyaya gelmiştir ve doğduğu o gece bütün cihan nûr ile dolmuştur.
Şu bir hakîkat ki, O’nun nûru daha âlemler yaratılmadan var idi. Bundan sonra da ilâhî varlığı ile her anda bâkî olacaktır.
Onsekizbin âlemin Mustafa’sı “Levlâke levlâk lemâ halâktü’l eflâk” hitâbının sahibi olan Peygamber Efendimiz bir kudsî hadîs-i şerîfte, “Cenâb-ı Allah’ın ilk yarattığı şey benim nûrumdur. Âdem çamurla balçık arasındayken ben Peygamberdim” diye buyurmuştur.
Hazreti Mevlâna, Mesnevî’sinde, “Hangi milletten, hangi dinden olursa olsun, herkeste Muhammed’in nûru var. Meleklerin Âdem’e secde edişi de yine bu, Muhammedî nûr sebebiyledir. Madem ki herkeste O’nun nûru var, hiç kimseye kâfir deme. Hiç kimseye hor, hakîr bakma, çünkü bir kişinin son nefesini nasıl vereceğini sen bilemezsin” diye buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz bütün insanlık âlemine rahmet olarak gelmiştir. O, diğer Peygamberler gibi değildir; diğer Peygamberler ancak kendi ümmetleri için gelmişlerdir, Hazreti Muhammed ise bütün kâinata, hatta kendinden önce gelmiş olan Peygamberlere de rahmettir.
Peygamber Efendimiz, barışın ve kardeşliğin en yüce varlığıdır. O, hiçbir zaman hiçbir varlığa karşı kötü bir duygu beslememiş ve hiçbir zaman bir bedduada bulunmamıştır; O, her zaman herkes için en güzelini dilemiş ve dualarda bulunmuştur.
Bizler, Hazreti Muhammed Efendimizi gece gündüz hiç durmadan anlatmaya kalksak da yine yetmez, çünkü O kâinatın nûrudur, bütün güzelliklerin özüdür. O, sonsuz bir hazinedir.
Hazreti Muhammed, bizim tacımızdır. O’nun bir diğer ismi de Habîbullah’tır, yani Allah’ın sevgilisi... Madem ki, Hazreti Muhammed, Allah’ın sevgilisi, neden bizim de sevgilimiz olmasın. O’nu öylesine sevelim ki, gözümüz O’nun gözüyle baksın bu âleme, O’nu rûh edelim kendimize, O’nun huylarıyla huylanalım, herkese güler yüz gösterelim, tatlı dil sarfedelim, herkesi birliğe kardeşliğe çağıralım, herkesi birleyelim, sevelim...
Eğer böyle yaparsak, hem biz huzurlu bir yaşam süreriz, hem de iki cihanın serveri Hazreti Muhammed Efendimizin rûhu bizlerden memnun olur.
İnşallah hepimiz böyle âşıklar oluruz.
Allah, bizleri Hazreti Muhammed Efendimizin, Ehl-i Beyt Efendilerimizin, Pîrân Efendilerimizin muhabbetlerinden, onların aşklarından bir an dahî mahrum etmesin.
Şiir:
İki cihan serveri Muhammed Mustafa’yı tanımak…
Ümit sabahı Muhammed Mustafa’nın güzel yüzüdür,
Gayb sırları onun ârif olan gönlünden doğar.
Hiç kimse kemâl kaftanını ümit etmesin,
Zîrâ o elbise ancak Muhammed Mustafa’nın güzelliğine mahsustur.
Aşkın hâl ve kemâline vâsıl olanlar,
Yüz tane başı Muhammed Mustafa’nın ayağının toprağına fedâ ederler.
İnsanların gözlerinin nûru O’nun nûrundandır,
Evet… Muhammed Mustafa’nın yeri nazar sahiplerinin gözleridir.
“Veşşemsi vedduha”nın mânâsından haberdâr isen bilirsin ki,
Bu âyetler Muhammed Mustafa’nın gönüller süsleyen Ay yüzünün tarifidir.
Muhammed Mustafa’yı tanıyan fakîr bir âşık,
Şüphesiz yakînen Allah’ı tanımış olur.
Çağlar boyu süre gelen yıldız askerlerinin azâmetine bak,
Bunlar Muhammed Mustafa’nın sonsuz güzellikteki elbisesinin üzerindeki incilerin parıltısıdır.
Benim kırık kalbim daima O’nun aşkıyla çarpar,
Hiç kendi derdini düşünmez,
Yalnız O’nun âşığıdır, O’nda yanar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder